Haber

Milli Eğitim Bakanı Tekin: Vatanseverlik kavramının çocuklarımıza kazandırılmasından niye rahatsız oluyor insanlar?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Biz sürekli kendimizi revize etmek durumundayız. İşte önümüzdeki dönemde dünyada eğitimde yapay zeka uygulamalarının kullanılmasına ilişkin tartışmalar var. Biz de bu tartışmaların içerisinde ne yapabiliriz, ne yapmamız gerektiğini analiz ediyoruz” dedi.

Sakarya’da partisinin ‘Türkiye Buluşmaları’ programında konuşan Tekin, Türkiye’nin demokrasi tecrübesinde en büyük açmazlardan birinin halktan kopuk, halkın sorunlarından ‘bihaber‘ siyaset mekanizması olduğunu belirtti.

Tekin, Türk siyasal hayatına bakıldığında bunun çok fazla örneğinin olduğunu dile getirerek, bazı dönemlerde bu açmazları aşacak siyasi partilerin gündeme geldiğini, siyasi iktidarı da elde ettiğini kaydetti.

Bunların bir kısmının ilerleyen iktidar süreçlerinde siyasi faaliyetlerini yürütürken toplumsal ilişkilerini aksattıkları için sorunlar yaşadığını anlatan Tekin, “Adalet ve Kalkınma Partisini farklılaştıran şey ise bu tür demokrasi tecrübesindeki geleneği kırmış olmasıydı. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanı’mızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinde başlayan girilmeyen ev, girilmeyen iş yeri bırakmadan çalışan, bir anlamda temsili demokrasi kavramını tekrar orijinaline, yani doğrudan demokrasiye dönüştüren yaklaşımıyla hizmet etmesi, çalışması, Türk demokrasi tarihinde benim açımdan bir kırılma noktasıdır. Adalet ve Kalkınma Partisini farklılaştıran şey de toplumla entegre bir biçimde politika üretmesi ve bu ürettiği politikaları kararlı bir biçimde hayata geçirmesidir” diye konuştu.

Tekin, AK Parti’nin iktidarda bulunduğu 22 yılda yaptığı yatırımlara değinerek, partinin toplumun problemlerini çözebilecek ve çağdaş dünyayla entegre olabilecek politikalar ürettiğini kaydetti.

Bakan Tekin, AK Parti’nin Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çok ciddi mesafeler katettiğini aktararak, Türkiye’nin 2002 yılı öncesinde yaşanan siyasi durumdan bahsetti.

Türkiye’de geçmiş dönemdeki siyasi iktidarların, hükümetlerin, sık değişmesinin toplumsal sorunlara el atılamamasını beraberinde getirdiğine işaret eden Tekin, bunların Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını ve uluslararası görünürlüğünü olumsuz etkileyen hususlar olduğunu söyledi.

Tekin, AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin maddi göstergeler açısından sıçrama yaşadığını, olağan demokrasinin işlediği, dünyada da olağan demokratik süreçlerin takip edildiği bir ülke pozisyonuna geldiğini kaydetti.

Bu başarının arkasında sahada problemleri tespit edip çözen siyaset anlayışı olduğunu vurgulayan Tekin, bunu devam ettireceklerini dile getirdi.

‘Birinci sınıf binalar yaptık’

Bakan Tekin, AK Parti öncesinde 2002 yılında dönemin Başbakanlığı tarafından “100. Yıla Mektuplar” başlığıyla proje başlatıldığını belirterek, 29 Ekim 2023’te PTT’nin yazılan mektupları ilgili bakanlara ulaştırdığını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili mektupların da kendisine geldiğini anlatan Tekin, “Mektupları okudum. Gerçekten içim kan ağladı. İki sebepten dolayı. Bir, o günün koşullarında yaşadığımız eğitim, öğretim imkanlarını görünce üzüldüm. İkincisi de o günün koşullarıyla bugünün koşullarını karşılaştırdığımda da yapılan yürekten eleştiriler beni gerçekten çok üzdü” dedi.

Tekin, bazı mektupların içeriklerine değinerek, şunları kaydetti:

Mesela bir öğretmenimiz diyor ki ‘Acaba bir gün 40 kişilik sınıflarda ders anlatabilecek miyim?’. Kendisinin ders anlattığı sınıf 76 kişilik. 40 kişilik sınıfta ders anlatabilmeyi hayal ediyor. Bir başka öğretmenimiz diyor ki ‘Acaba bir gün diyor çocukların tuvaletlerini okulun içerisinde bulunan bir tuvalette yapıp elini yüzünü yıkayabilecekleri bir okulumuz olacak mı?’ Bunlar milattan önce yazılmış mektuplar değil, 2002 yılında yazılmış mektuplar. Bir başka öğretmenimiz ‘Acaba koridorlarda farelerin cirit atmadığı bir okulumuz olacak mı?’ diyor. Bir başkası diyor ki ‘Tavanı damlamayan, elektrikleri olan bir okulda öğretmenlik yapar mıyız acaba Türkiye’nin 100. yılında?’ 20 yılda AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye eğitim öğretim süreçleriyle ilgili bu kadar büyük devasa -birçok ortamda söyledim- bu yapılanları alt alta yazalım, üstüne de Türkiye Cumhuriyeti ifadesini kaldıralım. Dünyada x ülkesinde bunlar yapılmış diyelim. Şu an bizi eleştiren muhalefet, bunu eline alır ve der ki ‘X ülkesi eğitimde devrim yaptı 20 yılda.’ diye ders kitaplarında ders olarak okutur. Bunu samimiyetimle söylüyorum.

Yaptıkları binaların birinci sınıf olduğunu vurgulayan Tekin, “6 Şubat depreminde 2002’den sonra yapılanlar içerisinde neredeyse yıkılan okulumuz yok. Bu kadar teknolojik anlamda, inşaat anlamında mükemmele yakın okullar yaptık” dedi.

Tekin, ikinci olarak o tarihlerde derslik başına öğrenci sayısının 40’lı sayılardan kademeler arasındaki farklarla beraber 20-24 bandına düştüğünü aktararak, “OECD ortalaması bu anlamda bizden daha yüksek. Yani biz OECD ortalamasının altında ortalamalara sahibiz derslik başına öğrenci sayısı itibarıyla. Öğretmen başına olarak baktığınızda şu an sistemde beraber çalışan öğretmenlerimizin 800 bini yaklaşık son 20 yılda atanan öğretmen arkadaşlarımız. Buradan baktığımızda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı itibarıyla 30’lu rakamlardan 15-16’lı rakamlara düştük” ifadelerini kullandı.

‘Okullarımızın tamamında internet erişimi var’

Bakan Tekin, 60 binin üzerindeki resmi okulun tamamında internet erişimi olduğunu dile getirerek, “İnternet altyapısı yapamadığımız okullarda da GSM operatörleri üzerinden internet hizmeti veriyoruz öğrencilerimize, öğretmenlerimize” dedi.

Birleşmiş Milletler’in bir raporunda “Dersliklerinin neredeyse tamamında etkileşimli tahta olan tek ülke pozisyonunda Türkiye” ifadesinin olduğuna dikkati çeken Tekin, öğretmenlerin bu etkileşimli tahta sayesinde EBA üzerinden aynı konuyu başka bir öğretmenin gözüyle anlatabildiğini belirtti.

Tekin, eğitimin çok hızlı gelişen bir sektör olduğuna işaret ederek, “Bir an durduğunuz zaman ıskalıyorsunuz çağı. Biz sürekli kendimizi revize etmek durumundayız. İşte önümüzdeki dönemde dünyada eğitimde yapay zeka uygulamalarının kullanılmasına ilişkin tartışmalar var. Biz de bu tartışmaların içerisinde ne yapabiliriz, ne yapmamız gerektiğini analiz ediyoruz. Onun üzerinde çalışıyoruz. Aksaklıklarımız var, eksikliklerimiz var, nüfus hareketlilikleri oluyor. Eski okullarımızın revize edilmesi gerekiyor. Özellikle 2002’den önce yapılmış okullarımızda deprem tetkiki yapılıp da yık yap kararı verilen yıkılıp yeniden yapması gereken okullar var. Bunları revize etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu yıl da eğitim öğretim sürecine büyük oranda sorunsuz başladıklarının altını çizen Tekin, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla yürüttüğümüz okullarımızın temizlik işleriyle ilgili bir problem yaşamıştık. Yani yeni uygulanan modelle ilgili, onun hayata geçirilmesiyle ilgili bir sorun yaşamıştık. Onu da sağ olsun Çalışma Bakanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey’le oturduk konuştuk. Onun süreci de başladı. Bu tür sorunu yaşayan okullarımızda tekrar eski model, Toplum Yararına Çalışma Projesi kapsamında da 30 bin personeli de bu hafta içerisinde inşallah sürecini tamamlayıp başlatmış olacağız. Onu da çözmüş olacağız” diye konuştu.

‘Niye rahatsız oluyor insanlar?’

Bakan Tekin, bu yıl Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla müfredatı revize ettiklerini hatırlatarak, “Müfredat revizyonumuzun üç ana boyutu var. Bir, dünyada artık 1980’li 1990’lı yıllarda çocuklara bilgi yüklemek üzerine odaklanmış eğitim mantığı terk edilmiştir. Bu biraz önce bahsettiğim uluslararası raporlarda biz bununla eleştiriliyorduk. ‘Siz hala çocuklara bilgi ezberletiyorsunuz, bunu artık terk etmeniz lazım.’ diye eleştiriliyorduk. Neye geçmek lazım? Beceri odaklı. Yani ‘Çocuklara bilgi vermek değil bilgiyi hayata, toplumsal yaşamda uygulanabilir hale getirecek becerilerle donatmak gerekir.’ diyorlardı. Biz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde bunu yaptık” şeklinde konuştu.

Uluslararası endekslerde ve raporlarda kendilerine yönelik eleştirilerden ikincisinin de zorunlu eğitim çağındaki çocukların ısrarla kaldıramayacak kadar bilgi yüküyle donatılması olduğunu dile getiren Tekin, “Bu bizi zor duruma sokuyordu. Okullarımız, öğretmenlerimiz, sanki üzerine düşeni yapamıyormuş gibi bir tabloyla karşı karşıya bırakıyordu. Çocuklarımızı zorluyorduk. Uluslararası göstergeler açısından da sıkıntı yaşıyorduk. İkinci yaptığımız şey de bu. Müfredatımızı çağın gereklerine uygun bir biçimde bazı öğrenmeleri ve bazı kazanımları daha sonraki öğrenme süreçlerine bırakacak şekilde sadeleştirdik” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Tekin, ülkeyi bir arada tutan, toplumsal değerlere sahip çıkan ve bunu gelecek kuşaklara aktaracak şekilde yetişmesini sağlayacak bir müfredat oluşturmaya çalıştıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

Müfredatın içerisine adalet, hak, hukuk, millet, vatanseverlik, merhamet gibi kavramları yerleştirdik. Şimdi bize karşı çıkıyorlar. Ben de soruyorum yani vatanseverlik kavramının çocuklarımıza kazandırılmasından niye rahatsız oluyor insanlar? Merhamet, hak, hukuk toplumsal değerlerimiz, milli manevi değerlerimiz, bunların bu çocuklara kazandırılmasından niye rahatsız oluyorsunuz diye soruyorum açık açık. Bir de bunların yanında bize zorla dayatılan bazı hususları da müfredatın dışında bıraktık. Bunlardan biri mesela ‘Orta Asya’ kavramı, oraya ters bir bakış açısı. Biz onun yerine Türkistan dedik. Buna benzer bazı şeyleri yaptık. En sonunda biliyorsunuz mavi vatanla ilgili, mavi vatan, gök vatan gibi kavramları da müfredata koyduk. Çocuklarımız Türkiye’yi, Türkiye’nin egemenlik haklarını, Türkiye’nin komşularını ve Türk devlet geleneğinde bizim geleneğimizin, bizim siyasi iktidarımızın etrafındaki ülkelere nasıl sahip çıktığını, dünyanın neresinde olursa olsun bir mazlum varsa onun hukukunu korumak için nasıl çaba sarf ettiğini çocuklarımız öğrensin istedim. Bu hususları da müfredata koyduk. Bu yıl inşallah başladık.

haberpayas.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu